Ye's ne demektir ?

Kaan

New member
Ye’s Ne Demektir? Gerçekten “Evet” mi, Yoksa Toplumsal Bir Tuzak mı?

Şunu en baştan söyleyeyim: “Ye’s” kelimesini ilk duyduğumda, kulağa masum bir Arapça terim gibi geldi. Ama derine indikçe, bu kelimenin sadece dilsel değil, kültürel ve felsefi olarak da çok daha karanlık bir tarafı olduğunu fark ettim. Kısaca söylemek gerekirse, “ye’s” umutsuzluk demek. Fakat bu kadar basit tanım, bu kelimenin içimize işleyen gölgesini açıklamaya yetmiyor. Çünkü “ye’s”, sadece bir duygu değil; insanın mücadele etme iradesini kemiren, toplumu sessizliğe alıştıran bir düşünce biçimi haline gelebiliyor.

Peki neden bu kadar güçlü bir kelime? Neden bazen farkında olmadan “ye’s”e teslim oluyoruz?

---

Ye’s: Umutsuzluğun Kutsallaştırılması

İslam literatüründe “ye’s”, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek olarak geçer. Yani Tanrı’ya olan güveni kaybetmek, manevi anlamda bir çöküştür. Ancak dikkat edin: Zamanla bu kavram sadece dini bağlamda kalmadı; sosyal, politik ve kişisel alanlarda da “umutsuz olma hali” neredeyse doğal kabul edilmeye başlandı.

Bugün çevrenize bakın:

- İnsanlar “zaten değişmez” diyerek haksızlıklara susuyor.

- Gençler “ülkede umut yok” diyerek hayallerinden vazgeçiyor.

- Kadınlar, erkekler, işçiler, öğrenciler… herkesin dilinde aynı cümle: “Ne yaparsan yap, sonuç değişmez.”

İşte bu, modern çağın “ye’s” halidir. Ve belki de farkında olmadan hepimiz bu zihinsel çöküşe katkıda bulunuyoruz.

---

Erkeklerin Stratejik Sessizliği ve Kadınların Empatik Direnci

Burada bir ayrım yapmak gerekiyor. Erkekler, genellikle “ye’s”e karşı stratejik bir savunma geliştirirler. Yani umutlarını kaybetseler bile bunu belli etmezler. İçeride yanarlar ama dışarıda “plan yapıyormuş” gibi davranırlar. Bu, toplumsal olarak onlara yüklenen “sorunu çöz, duygulanma” rolünden gelir. Fakat bu da bir tür maskedir; içten içe çürüyen bir sistemin dış kabuğu.

Kadınlarda ise durum farklı. Kadınlar “ye’s”i bastırmak yerine paylaşır, empatiyle dönüştürmeye çalışır. Bu bazen gözyaşına, bazen dayanışmaya, bazen de isyana dönüşür. Ancak kadınların bu duygusal zekâsı, ne yazık ki toplumda “aşırı duygusal” etiketiyle küçümsenir.

Oysa belki de “ye’s”ten çıkışın anahtarı tam da bu insani bağ kurma yeteneğindedir.

Peki sizce kim daha güçlü? Sessiz kalan mı, yoksa duygusunu paylaşan mı?

---

Ye’s ve Toplumsal Uyuşukluk: Modern Kölelik mi?

“Ye’s” artık bireysel bir duygu değil, toplumsal bir salgın. Sistem, bu umutsuzluğu yeniden üretmekte usta.

- Medya sürekli kriz pompalıyor.

- Eğitim, sorgulamayı değil kabullenmeyi öğretiyor.

- Sosyal medya, bireysel çabayı küçümseyip ‘boşvermişliği’ yüceltiyor.

Bu noktada soruyorum: “Ye’s” aslında kimlerin işine yarıyor?

Cevap basit: yönetici sınıfın, çıkar sahiplerinin, korkak entelektüellerin. Çünkü umutsuz bir toplum sorgulamaz. Sorgulamayan toplum da asla değişmez.

Yani “ye’s”, sadece bir ruh hali değil, iktidarın en sessiz silahıdır.

---

Eleştirel Bakış: Umutsuzluğun Romantikleştirilmesi

İlginçtir, bazı insanlar “ye’s”i entelektüel bir duruş gibi gösterir. “Zaten dünya kötü, insanlar bencil, hiçbir şey düzelmez” diyerek pes etmenin adı “gerçekçilik” olur.

Oysa bu, kendini kandırmaktır. Gerçekçilik, umutsuzlukla değil farkındalıkla ilgilidir. Farkında olan kişi karanlığı görür ama ona teslim olmaz.

Bu açıdan bakınca, “ye’s”in modern hali biraz da romantik bir kaçış gibidir. İnsanlar sorumluluk almak yerine “dünya zaten çürümüş” diyerek vicdanlarını aklarlar.

Bu pasif nihilizm, belki de çağımızın en tehlikeli düşünce virüsüdür.

---

Forumdaşlara Sorular: Sizce Ye’s Zayıflık mı, Gerçekçilik mi?

1. “Ye’s”e düşmek mi daha insancadır, yoksa sahte umutlar üretmek mi?

2. Umutsuzluk gerçekten bir son mu, yoksa dönüşümün ilk adımı olabilir mi?

3. Erkeklerin stratejik sabrı mı, yoksa kadınların duygusal dayanıklılığı mı “ye’s”i aşmakta daha etkili?

4. Belki de “ye’s”ten kurtulmak için önce onunla dost olmalı mıyız?

5. Yoksa “umut” da bir tür kandırmaca mı?

Bu sorulara verilecek her cevap, “ye’s”i anlamanın farklı bir yönünü açığa çıkarır. Çünkü hiçbirimiz bu duygudan muaf değiliz.

---

Sonuç: Ye’s’e Karşı Duruş Bir Lüks Değil, Zorunluluktur

“Ye’s” kavramı, sadece dini ya da felsefi bir mesele değil; yaşama iradesinin temelini ilgilendiren bir olgu.

İnsanın kendi gücüne, topluma, geleceğe olan inancını yitirmesi — aslında kendini silmesi demek.

Bu yüzden “ye’s”e teslim olmak, yalnızca bireysel bir çöküş değil, kolektif bir intihar biçimidir.

Bugün burada, bu forumda, bu yazıyı okuyan herkesin kendine sorması gereken şey şu:

> “Ben gerçekten umutsuz muyum, yoksa sadece mücadele etmekten mi korkuyorum?”

Çünkü bazen “ye’s”in gölgesinde yaşamak, sorumluluk almaktan daha kolaydır. Ama kolay olan, doğru olan değildir.

Belki de asıl cesaret, “ye’s”in içinden bile “evet” diyebilmektir — yaşama, değişime, insana, kendimize.