Duygusallık kişisel özellik mi ?

Sevval

New member
Duygusallık: Kişisel Özellik mi, Yoksa Sadece Bir Durum Mu?

Hadi, biraz kafa karışıklığına yol açalım! Duygusallık kişisel bir özellik mi, yoksa sadece anlık bir durum mu? Yani, gerçekten “duygusal” bir insan mısınız, yoksa sadece bir anlık ruh halinin peşinden mi gidiyorsunuz? Bu soru, her biri kendini duygusal olarak tanımlayan bizleri derinden etkiliyor, ama en eğlenceli kısmı, kimseye tek bir cevap vermemiz gerekmemesi! Kim ne derse desin, duygu dünyası karmaşık, bazen bir melodram gibi, bazen ise bir komedi filmi gibi. Her durumda, duyguların gücünü kabul etmek ve bu konuda farklı bakış açılarına saygı göstermek, hayatta ilerlemek için kilit bir adım olabilir.

Duygusallık ve Kişisel Özellikler: Ne Olduğu Tam Olarak Ne?

Bana sorarsanız, duygusallık kişisel bir özellikten çok, daha çok "kişisel tercihler" veya "güncel ruh hali" gibi bir şey. Örneğin, bir gün çok duyarlı olabilirken, ertesi gün dünya umurunuzda olmayabilir. Duygusal olmak, her zaman bir özellik değil; bazen sadece bir tür anlık durum. Ne demek istediğimi anlatmak için şöyle bir örnek vereyim: Diyelim ki bir arkadaşınızla buluşuyorsunuz ve o size uzun zamandır yapmadığı bir jest yapıyor. Bu, sizi aniden "duygusal" yapabilir, değil mi? Ama bu, her zaman böyle olacağınız anlamına gelmez. Bir arkadaşınızın yaptığı güzel bir şeyin sizi duygusal yapması, aslında o anın bir yansımasıdır.

Bu konuda yapılan araştırmalar da, duygusallığın sabit bir özellikten çok, çevresel faktörlere, yaşanılan deneyimlere ve anlık durumlara bağlı olarak değişebileceğini gösteriyor (Gross, 2002). Yani, bu konuda bir sabitlik yoktur; bu yüzden de herkesin kendini farklı zamanlarda “duygusal” hissetmesi doğaldır.

Erkekler ve Duygusallık: Stratejik Çözümler mi, Yoksa Gerçekten Duygu mu?

Erkekler duygusallık konusunda genellikle daha çözüm odaklı yaklaşırlar. Bunun örneğini, erkeklerin duygusal krizlere verdiği tepkilerde çok net görebiliriz. Diyelim ki, bir arkadaşınız işyerindeki bir sorun nedeniyle sinirli, üzüntülü veya hatta ağlamaklı. Çoğu erkek, “Peki, bu durumu nasıl düzeltebiliriz?” diye sorar. Çünkü onların duygu odaklı bir yaklaşımı yok, aksine çözüm odaklıdırlar. Yani, erkeğin “duygusal” hali, durumu çözme çabasıdır. Bunu bir kadınla kıyasladığınızda, kadınlar genellikle daha empatik ve ilişki odaklı bir yaklaşım sergileyebilir. “Sana nasıl yardımcı olabilirim?” ya da “Gerçekten üzülmene üzüldüm” gibi ifadelerle duygusal destek sunma eğilimindedirler.

Ancak, bu tamamen klişe değil! Her erkeğin ve her kadının duygusal yanını değerlendirmek, daha geniş bir perspektif gerektiriyor. Erkeklerin de empatik, kadınların da çözüm odaklı olabileceğini unutmayalım. Çünkü herkesin duygu ve empati tarzı farklıdır. Örneğin, çok analitik bir kadının da çözüme yönelik bir yaklaşım geliştirdiğini görmek şaşırtıcı olmaz. Ya da duygusal zekâsı yüksek bir erkeğin, duygusal destek sunarken daha empatetik olabileceğini keşfetmek…

Kadınlar ve Duygusallık: Empati mi, İlişkiler mi, Yoksa Her İkisi Birden?

Kadınlar, çoğu zaman daha empatik bir bakış açısına sahip olarak kabul edilir. Yani, duygusal zekâlarını kullanarak başkalarının duygularını daha iyi anlar ve onlarla ilişkiler kurar. Fakat bu, herkesin aynı şekilde “duygusal” olduğu anlamına gelmez. Bu algı, sosyal ve kültürel kalıpların bir sonucu olabilir. Kadınlar bazen, başkalarının duygusal ihtiyaçlarını daha hızlı fark eder ve onlara yardımcı olma eğiliminde olurlar. Ancak bu durumun, sadece kadınlara özgü olmadığını unutmayalım. Erkekler de son derece empatik olabilirler. Çevresel etkenler, bireylerin kişisel deneyim ve geçmişleri, duygusal zekâyı geliştirir ve yönlendirir.

Bir kadının, bir durumu duygusal açıdan analiz ederken “İlişkilerim ne durumda?” diye düşünmesi son derece doğaldır. Ancak bazen bu düşünceler, onun içsel dünyasında, erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımıyla harmanlanabilir. Yani, kadınlar da bazen çözüm odaklı düşünüp, yalnızca empatiyle kalmazlar.

Duygusal Durumlar: Bir Zayıflık mı, Yoksa Güç mü?

Duygusallık bazen zayıflık olarak görülse de, aslında bir güçtür. İnsanlar, duygusal deneyimlerinden çok şey öğrenebilirler. Duygusal olarak tepki vermek, hayata karşı daha duyarlı olmanın bir işareti olabilir. Kimse, duygularını saklayarak hayatta başarılı olamaz. Aksine, duygusal zekâsı yüksek olan insanlar, sosyal ilişkilerde daha başarılıdır.

Bu noktada, duygusallığın bir engel değil, bir avantaj olduğunu söylemek gerekiyor. Kendini duygusal olarak ifade edebilen bir insan, aynı zamanda çevresindeki insanlarla da derin bir bağ kurma yeteneğine sahiptir. Bu, özellikle duygusal zekâ ve empati konularında yapılan araştırmalarla desteklenen bir düşüncedir (Goleman, 1995). Duygusal anlar, bazen “duygu kasları”nı geliştirmek için gerekli bir fırsat olabilir.

Sonuç: Duygusallık Bir Özellik mi, Yoksa Durum Mu?

Duygusallık, kişisel bir özellikten çok, bir durum gibi görünüyor. Kendimizi her zaman aynı şekilde “duygusal” hissetmiyoruz. Bu, tamamen içinde bulunduğumuz duruma ve o anki ruh halimize bağlı. Öyleyse, her birimiz farklı zamanlarda duygusal olabiliriz ve bu da insan olmanın zenginliğidir. O zaman soralım: Duygusal olmak bir güç müdür, yoksa zayıflık mı? Duygusal zekâ mı, yoksa çözüm odaklılık mı daha fazla başarı getirir?

Hadi bu konuda düşünelim ve tartışalım!

Kaynaklar:

Gross, J. J. (2002). Emotion Regulation: Affective, Cognitive, and Social Consequences. Psychophysiology, 39(3), 281-291.

Goleman, D. (1995). Emotional Intelligence. Bantam.